Çanakkale’ye memleketim olması nedeniyle biraz ayrıcalık vermek isterim izninizle…
Çanakkale hepimizin bildiği üzere başta ebedi Başkomutanımız Mustafa Kemal Atatürk ve tüm silah arkadaşları ve aziz şehitlerimizle kurtuluşumuzun ve vatan sevdamızın simgesi.Öte yandan geçmişinde üzerinde asırlarca süren medeniyetlerin izlerini taşıması nedeniyle de adeta bir Açık Hava Müzesi.Yaklaşık 6000 yıllık bir tarihe kök salan eski adıyla Dardanel’de kurulan ilk uygarlık ise Troya.
Truva Savaşı efsanelerinden Kurtuluş mücadelemizin mührü Çanakkale Savaşları’na kadar uzanan tarihiyle derin bir medeniyet beşiği olduğu kadar manevi açıdan da içimize işleyen bir kent burası. Son zamanlarda yapılan turizm,tanıtım,restorasyon ve ulaşımı kolaylaştırmak adına yapılan çalışmalar neticesinde Çanakkale tanınırlık konusunda hak ettiği yeri almaya başlamıştır.
Birinci Dünya Savaşı’nın belki de en keskin,en kıran kırana cephelerindendir Çanakkale.Bunun neticesi de gerçek anlamda her metrekaresi kanla sulanmış,gencecik bedenlerin kanları canları pahasına,vatan uğruna mücadele ettikleri bu topraklar, her zerresinde yatan bu destansı ruh, tarihin de unutulmaz sayfalarının yazıldığı yerdir. Çanakkale’de elbetteki turizm anlamında çok güzel alternatifler var ama asıl Çanakkale’yi eşsiz kılan Çanakkale Savaşları’ nın en çetin mücadelelerinin yaşandığı Tarihi Gelibolu Yarımadası .Milli Park’ın olduğu bölüme geçtiğinizde şehitlikler ve Milli Mücadele anılarıyla karşılaştığınızda içinizde birşeylerin sizi çok derinden etkilediğini gözlerinizin dolu dolu olduğu hissedersiniz.Tüm şehitlerimize bir kez daha tarifsiz bir minnet ve şükran duyarsınız. İşte bu Çanakkale Ruhu’dur ki tüm güçlüklere rağmen ayakta kalmaya sebeptir.
Çanakkale Dünya ve Türkiye savaş tarihinin kilometre taşlarından birini oluştururken Anadolu için de önemli geçiş merkezlerinden biridir. Çok eski dönemlere tarihlenen geçmişi Troya ve Assos antik kentleri başta olmak üzere şehre oldukça geniş bir turizm mirası bırakmıştır. Bunun yanında şehrin Çanakkale Savaşları’ndan kaynaklı manevi geçmişine, kendine özgü doğal güzellikleri, temiz plajları, kaplıcaları ve sıcak kanlı halkı da eklenince şehir ülkemiz için önemli turizm merkezlerinden biri haline gelmiştir. Deniz, hava ve kara yoluyla ulaşımın çok kolay olduğu,her bütçeye uygun konaklama imkanlarıyla bir adım kadar uzağınızdaki Çanakkale ve güzelliklerine isterseniz sırayla bir göz atalım.
Doğal güzellikleri, taş evleriyle ülkemizde ve dünyada ün yapmış küçük bir kent Ayvacık. On altıncı yüzyıl başlarında yerleşimin başladığı bu topraklarda, dünyanın ilk felsefe okulunun kurulduğu, yüzyıllar boyu bir çok medeniyete ev sahipliği yaptığı bilinmektedir.“Organik Kültürler Diyarı”olarak hafızalara kazınan Ayvacık, sahip olduğu doğal güzellikleri, harika kumsallarıyla yüzyıllar boyu dikkatleri üzerine toplamıştır.
Bir yanında yaslandığı Antik dönem efsanelerinin mihenk taşlarından İda Dağı(Kazdağı), bir yanında ise efsanelerinin ilham kaynağı Ege Denizi ile doğal güzellikleri,taş evleri bir çok medeniyetin ev sahibi,dünyada kurulan ilk felsefe okuluyla felsefenin varlık sebeplerine başlangıç olmuş küçük bir kent Ayvacık. Babakale’den Küçükkuyu’ya 78 km’lik sahil şeridiyle Ayvacık Çanakkale’nin değerli turizm duraklarından biri. Anadolu’nun en uç noktası Bababurnu da bu şirin ilçe sınırları içindedir. Midilli Adası ise bu noktadan sadece 4 mil mesafede yer alır.Bu ilçeyi turizm açısından Türkiye’nin önemli lokasyonlarından biri haline getiren ise barındırdığı Antik şehirler ve tarihle bütünleşmiş doğal güzellikleridir.
ASSOS ANTİK KENTİ
Assos, bu çevrenin en etkileyici duraklarının başında gelir.Ünlü Filozof Aristo hayatının bir döneminde Assos’ta yaşamış,burada bir felsefe okulu kurmuş hatta buranın büyüsüne kapılıp evlenme kararı almıştır. Behramkale Köyü ile iç içe olan Assos M.Ö.2000’li yıllara dayanan tarihiyle kesinlikle görülmesi gereken yerlerden. Assos’a gelmişken Assos Athena Tapınağı, Agora, Boulevterion (Meclis), Gymnasium, Stoa, Nekropol ve Tiyatro görülmeye değerdir.
Assos’un tarihinin yanında yakınlarındaki Kadırga Koyu ise yeşille mavinin kesiştiği yerde pırıl pırıl deniziyle ve sıcacık kumsalıyla Kuzey Ege’nin muhteşem koylarından.
KAZ DAĞLARI (İDA)
Ve bölgenin doğal güzelliklerinin en eşsizlerinden adeta yeryüzü cenneti denecek destanlara konu olmuş tarihi,Ege’nin mavisini kucaklayan muhteşem manzarası,binbir çeşit hayvan ve bitki zenginliği ve gürül gürül akan buz gibi suları ile Homeros’un İlyada’sında “Bin Pınarlı İda” olarak adlandırılan Kaz Dağları ve çam kokulu oksijen deposu havasıyla Şahinderesi Kanyonu bölgede keyif alacağınız gezi noktaları.
Truva’daki Athena tapınağından sonra Troas bölgesinin en önemli ikinci kutsal alanı olan,Truva Savaşı’nı konu alan kabartmaları ile Tanrıça Athena için yapılmış Apollo Smintheus Tapınağı ise bir başka antik rota.
Adını, mitolojideki güzellik tanrıçası Afrodit’ten almış şifalı sularıyla Afrodit Kaplıcası,Gargaran Tepesi’ndeki ,eski Yunanlıların tanrılarına kurbanlar sunmak üzere yapılmış olan Zeus Altarı da yine görülmesi gerekenlerden. Zeus Altarı’nın hemen dibinde işgal yıllarında gelen Rum ailelerinde yerleşimiyle Rum ve Türk kültürünün uyumlu köyü Adatepe ise yolculuğunuzda sizi dinlendirecek bir nokta. Hazır dinlenmekten bahsetmişken adını sahip olduğu kaleden alan Asya’nın ucundaki fener Babakale; dingin hali ve yiyeceğiniz belki de dünyanın en güzel balığı ve Ege’nin maviliklerine doğru eşsiz manzarasıyla size huzur verecek.
TRUVA ANTİK KENTİ
Sonrasında Kuzey Ege’ye doğru ilerlediğinizde 5000 yıl öncesine tarihlenen geçmişiyle antik dönemin en gelişmiş medeniyetlerine ev sahipliği yapmış,Homeros’un İlyada’sındaki Truva Savaşı’nın yaşandığı UNESCO Dünya Kültür Mirasları listesinde de yer alan Truva Antik Kenti çıkar karşınıza. Filmlere konu olan bu kent o efsanevi Truva Atı‘yla da Çanakkale’nin sembollerinden biri haline gelmiştir. Türkiye’nin ve dünyanın en önemli antik şehirlerinden biri olan Truva Çanakkale’de görülmesi gerekenler listenizde mutlaka olmalıdır.
AYAZMA-MEHMET AKİF ERSOY EVİ-HADIMOGLU KONAĞI
Çanakkale çevresinde gezilebilecek doğal güzellikler arasında kuzey etekleri Çanakkale sınırları içinde yer alan yine Homeros efsanelerinin İda’sı yani Kazdağları ve Kazdağları eteklerinde yer alan Ayazma Mesire Yeri doğanın tüm saflığıyla sizi kucaklayacaktır. Homeros’un İlyada’sında Ayazma’dan dünyanın ilk güzellik yarışmasının yapıldığı yer olarak söz edilir,halen de Ağustos’un ikinci Pazar günü burada güzellik yarışması ve çeşitli şenlikler yapılır. Ayrıca 17 Mayıs ve 27 Ağustos tarihlerinde başlayıp 4 gün süren panayır zamana denk gelirseniz eğlenceli anlar yaşayabilirsiniz. Ayrıca çok yakınınızdaki Bayramiç’te İstiklal Marşı’mızın Söz Yazarı Vatan Şairi’miz Mehmet Akif Ersoy’un doğduğu, çocukluğunun geçtiği Mehmet Akif Ersoy Evi‘ni sonrasında da günümüze kadar ulaşmış,ahşap işçiliği, duvar resimleri, freskleri ve kalem işleri ile görülmeye değer bir Osmanlı Konağı olan Hadımoğlu Konağı‘nı ziyaret edebilirsiniz.
GÖKÇEADA VE BOZCAADA
Yine kuzeye doğru ilerlediğiniz de deniz yoluyla oldukça kolay bir şekilde ulaşabileceğiniz Türkiye’nin en büyük adası ve Türkiye’ninde en batısı ünvanına sahip Gökçeada (İmroz) ve kardeşi Çanakkale’nin gülümseyen yüzü Bozcaada(Tenedos) karşılar sizi.
Sakin bir tatil planlıyorsanız ya da özellikle bir rüzgar sörfü tutkunuysanız Gökçeada ,Laz Koyu,Gizli Liman,Tepeköy Çınaraltı ve Peynir kayalıklarıyla tam size göre.Gökçeada’da şifalı çamur banyosu yapmak da ayrı bir keyif ve eğlence.
Öte yandan tarih kokan sokakları,Arnavut kaldırımları,Rum Evleri,masalsı rüzgar gülleri, Polente Feneri ve muhteşem şaraplarıyla Bozcaada’nın ruhunuzu alıkoyması işten bile değil. Venedikliler,Cenevizliler,Fenikeliler ve Osmanlı zamanlarında kullanılmış olan Bozcaada Kalesi adaya gelişinizde sizi selamlarken aslında sihir gibi sizi etkileyecek bir alanın içine girdiğinizin de habercisi.
Masmavi denizi, sıcacık kumsallarıyla Ayazma ve Habbele Plajları güneşlenmek ve dinlenmek için sizi beklerken Akvaryum koyunun cam gibi derinliğine dalmak da Bozcaada’nın olmazsa olmazlarından.
Doğadan kopmamış bağ evleri,şarapları ve özellikle Eylül’ün 7-9’u gibi gerçekleştirilen Bağ Bozumu Festivali ise en az Bozcaada kadar ünlü.Festival boyunca katılabileceğiniz keyifli etkinlikler, size hem gerçek bir bağbozumu deneyimi yaşatacak hem de şarap fabrikaları ziyaretleri ve şarap tadımlarıyla özellikle şarap severleri memnun edecektir.
Bağbozumu dışındaki zamanlarda da yine şarap fabrikalarını gezip,tadım yapabilirsiniz,akşam ise Bozcaada Meyhanelerinde Ege’nin kendine has otlarından yapılmış türlü çeşit meze ve keyifli müzikler eşliğinde keyifli yemekler yiyebilir ,kendine özgü yapılarıyla eski Rum Evleri’nden dönüşmüş pansiyonlar,bağ evleri ve butik oteller de ise konaklayabilirsiniz. Burada önemle belirtmeliyimki Bozcaada özellikle yaz aylarında oldukça yoğun bir turizm merkezi bu yüzden kalacak yer için bazen bir kaç ay önceden rezervasyon gerekebiliyor,keyifli Rum Meydanelerinde akşam yemeği için ise bir gün önceden yer ayırtmak en iyisi ama şanslıysanız aynı gün yer bulabilme imkanı da var.
Bozcaada’nın malum rüzgar gülleri çok ünlü ama en az onlar kadar ünlü Polente Feneri‘nden Ege’nin eşsiz mavi suları ve komşu manzarasıyla gün batımında, Bozcaada şarabı keyfi adanın olmazsa olmazlarından.
Kısacası Bozcaada Antik dönemlerdeki adıyla Tenodos ölmeden görmeniz gereken yerlerden bir tanesi.
ÇANAKKALE -TARİHİ GELİBOLU YARIMADASI VE ÇANAKKALE ŞEHİTLİKLER
Çanakkale Merkez’e doğru geldiğimizde ise Boğaz’ı kontrol amacıyla İstanbul kuşatması esnasında Fatih Sultan Mehmet tarafından inşa edilen Kilitbahir Kalesi, tarihi ve güzelim manzarasıyla gezinize eşlik edecektir.
Çanakkale Merkez’e ve Tarihi Gelibolu Yarımadası’na geldiğinizde ise artık o destansı Çanakkale Savaşları’nın ve Kurtuluş Mücadelesi’nin izlerini görmeye başlar ve adete o günleri içinizde hissedersiniz. Her karışı kan,can ve vatan sevgisi olan bu topraklarda Çanakkale Şehitler Abidesi tüm ihtişamıyla sizi karşılar.Bu Abide mermilerin havada çarpıştığı ,metrekareye binlerce merminin düştüğü belki de adlarını bile bilmediğimiz 250 bin civarı vatan aşığını ve bu görkemli,şanlı zaferi temsil eder.Yapım masrafları bağışlarla Türk Halkı tarafından yapılmış olan Abide, Çanakkale Destanı’nın da en ihtişamlı temsilcisidir.
Bölgeyi her yıl yüzbinlerce Türk Çanakkale Savaşları’nın anıları ve aziz şehitlerimize saygı için ziyaret ederken savaşta ölen dedelerini ziyaret için gelen Anzak ve Avustralya’lıların da bölgeye ilgisi yoğundur. Çanakkale Şehitler Anıtı Çanakkale’nin sembollerinden bir tanesidir. Her yanı buram buram tarih kokan ve vatan mücadelemizin izlerini taşıyan Gelibolu Yarımadası’nın Eceabat tarafına geçtiğinizde ise 1915 Seddülbahir Savaş Malzemeleri Müzesi,Çanakkale Savaşı’na dair bir sergiden ziyade sizi o günlere götürecek bir ziyaret noktasıdır. Alçıtepe 1915 Hilal’i Ahmer Hastane Sergisi ise yine vatan topraklarının ne zahmetlerle nasıl mücadelelerle elde edildiğinin canlı bir görseli gibidir.Bu topraklar bastığı yeri toprak diyerek geçmemek gerektiğini bize bir kez daha hatırlatan, vatan sevgisinin herşeyin üzerinde tutulduğu,düşmana ise ‘Çanakkale Geçilmez’i öğreten mücadelenin eşsiz ve manevi izleriyle dolu ve her ülke evladının mutlaka görmesi gereken topraklardır.
Çanakkale’deki gezinize bu manevi aradan sonra yine keyifli bir rotayla devam etmek isterseniz Trakya’ya doğru ilerlediğinizde Gelibolu Yarımadası ve Trakya’nın buluştuğu yerdeki Saros Körfezi muhteşem, tertemiz denizi ve doğal güzelleriyle sizi bekler . Eski adıyla Melas Kolpos denen bölge ise ‘kendi kendini temizleme’ gibi ilginç bir özelliğe sahiptir. Özellikle dalgıçların tercih ettiği görüşü oldukça yüksek akvaryum gibi deniziyla Saros Kömür Limanı ise özellikle sualtı severler için önemli bir durak.
Son olarak romatizma, nevrit, kadın hastalıkları ve solunum yolu problemlerine faydalı olduğu söylenen suları ile Kestanbol Kaplıcaları Çanakkale’nin Ezine ilçesi’nde deva için sizi bekliyor.
Güzel Çanakkale’mizden sonra yolunuzu daha kuzeye çevirip Güzel Trakya’mızı da gezi listenize eklemenizi tavsiye ederim,Trakya geziniz için bir kaç ipucu isterseniz linke tıklayınız